Sayfalar

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Televizyon mu? Bakici mi ?

Televizyon bol program ve kanal secenegi ile artik her evin neredeyse her odasinda, bas kosede yerini aldi. 
O kadar cok kanal ve program secenegi var ki herkesin zevkine gore, her saatte izleyecek bir seyler bulmak mumkun. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin  evlerinde bile diger ihtiyac sayilabilecek esyalardan once TV geliyor. Hayatimizin icine bu kadar giren bu renkli dunya cocuklari ve gencleri yakindan tehdit ediyor. Cevreye baktigimizda parklarda, sokaklarda oynayan aktif cocuklarin yerini evde TV izleyen yada bilgisayar oyunlariyla vakit geciren cocuklar aldi. Uzmanlar 2 yas alti cocuklarin gunde en fazla 15 dakika televizyon izlemesine izin veriyor. 2 yasindan sonra ise en fazla 2 saat. Televizyonun bebek ve cocuklar uzerindeki olumsuz etkileri saymakla bitmez. TV bir egitici, ogretici degil sadece acil durumlarda basvuralabilecek gecici bir bakici aslinda. Egitici programlarin ancak ana okulu cagindaki cocuklar icin faydali oldugunu da goz onunde bulundurursak bebek ve kucuk cocuklarin TV izlemesi onlarin yapmasi gereken en son aktivite. Aslinda aktivite bile degil, bosa gecen zaman dersek daha dogru olur sanirim. Cunku TV ile cocuk arasinda karsilikli iletisim yok ve iletisimin olmadigi bir ortamda da ogrenmek cocuklar icin sakincali. Cocuklarin izlediklerinden algiladiklari ile buyuklerin algiladiklari cok farkli. Oyle ki 0-6 yas arasi cocuklar izlediklerinin gercek mi yoksa hayal mi oldugunun ayrimini yapamiyorlar. 6-9 yas arasi cocuklar ise izledikleri kahramanlara benzemek isteyip, o kahramanlarin gercekte yasadigini bile dusunebiliyorlar. Yillar once kendini orumcek adam sanip 7. kattan atlayan cocugun izledigi filmden nasil etkilendigi cok acik.
Peki cocuklarimizi televizyon kapaliyken nasil oyalayabiliriz.
Bu her yas grubuna gore degisir. Eger bebek yastan itibaren cocugunuzu televizyonun karsisina oturtursaniz bu aliskanligi unutturmak, cocugu oyalamak guc  olabilir. Televizyon yerine muzik dinlemek, yasina uygun kitaplar okumak, yasitlarindan olusan diger cocuklarla oyun gruplarina katilmak vs. Cocuk bebeklikten itibaren televizyonsuz bir hayata adapte olursa onu oyalamaniz hicte zor olmayacaktir. Eger cocugunuzun yaninda saatlerce dizi izlerseniz ondan tam tersini beklemekse guc olacaktir. Burada en buyuk fedakarlik annelere dusuyor. Televizyonu bir bakici gibi kullanip cocugunuzu oyalamak yerine, cocugunuzla direk olarak ilgilenmek tum zamaninizi alacaktir.  Fakat karsiliginda cok daha sosyal, daha cok kitap okuyan, ogrenme ve analiz kabiliyeti cok daha gelismis, obeziteden uzak, saglikli cocuklar yetisecektir.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Bebek anne sutunden nasil kesilmelidir.



Benim icin anneligin en guzel yanlarindan biri bebegimi emzirebilmek. Eminim bebegini emzirme sansi olan butun anneler benimle ayni fikirdedir. Emzirmek anne ile bebek arasindaki duygusal bagin en cok hissedildigi an dersek abartmis sayilmayiz herhalde.  Bebegimi emzirirken gozlerimin icine oyle baktigi anlar oluyorki sanki bana onu doyurdugum icin tesekkur ediyor, yuzundeki huzur ve mutluluk gozlerinin icinde okunuyor. Boylesine muhtesem duygulari gun gelip bir daha ayni sekilde yasayamayacak olmak bebek icinde anne icinde hic kolay degil.
Bebegin anne sutunden kesilmesi icin dogru zaman, dogru sekil nasil olmalidir? Hem kendim ve bebegim icin, hemde sizler icin biraz arastirma yaptim....

1- Bebeginizin bardaktan sivi icebildigine emin olun.

2- Dogru zamani secin. Eger bebeginizin hayatinda baska onemli bir degisiklik varsa bebeginizi sutten kesmek icin baska bir zaman secin.
  • Bebeginizi sutten kestiginiz donemde bakiciya teslim edecekseniz, zamanlamasini ayni gunlere getirmeyin. Once bakiciya alistirip sonra sutten kesmeyi deneyin yada tam tersini.
  • Bebeginizin bakimini akrabalar (anneanne, babaanne, hala, teyze vs) ustlenecekse, bebeginize yabanci olmasalar dahi sizden ayrilmaya alismasi zaman alacaktir. Bu gibi durumlarda da zamanlamayi 2-3 hafta once yada sonraya erteleyin.
  • Bebeginiz hasta yada yeni dis cikartiyorsa ayni zamanlara denk getirmeyin.
3- Anne sutunu en sona saklayin (uyku vakti haric). Bebeginiz sabah yada ogle uykusundan kalktiginda, karni aciktiginda, bir bardak meyve suyu, sevdigi bir atistirmalik yada o vaktin ogununu ilk once  verin. Bebeginizin istahini verdiginiz yiyecek yada icecekle hafiflettikten sonra hala anne sutu istiyorsa emzirin. Bu yontem sut uretiminizi gitgide dusureceginden bebeginizi tam olarak sutten kestiginizde daha rahat ve agrisiz bir donem gecirmenizi saglayacaktir.

4- Uykuya hazirlanmadan once emzirin. Bebeginizi emzirirken uyutmamaya ozen gosterin. Bebeginizi once emzirin daha sonra uykudan once yaptiginiz banyo, pijamalarin giyilmesi, dislerin fircalanmasi, masal anlatilmasi gibi uyku hazirliklarini yapin.

5- Gun icinde birkac emzirmeyi gecistirin. Bebeginizi gun icinde mesgul tutacak aktiviteler bulun (alisverise gidin, parka gidin, yasitlariyla bir araya gelebilecgi arkadas ortamlarina sokun). Bu tur aktiviteler esnasinda bebeginizin ilgisini cekecek bir cok sey oldugundan sureci kolaylastirir. 

6- Gunde sadece 1 defa emzirin. Diger asamalardan sonra nihayetinde gunde sadece 1 defa emzirin. Bunu bebeginizin en favori  zamanina saklayin. Eger goguslerinizde siskinlik ve agri olursa sutunuzun cok az kismini sagabilirsiniz.

7- Emzirmeyi kesin. Iste en zor surec fakat yukardaki adimlar izlenebildigi taktirde bu surece annede bebekte hemen hemen hazir olacaktir. Bir kac gece sizin yerinize bebegi uyutacak birini gorevlendirin (esiniz yada buyukanneler).  Bebeginizin dikkatini dagitacak ortam saglayin (tatil, yeni oyuncaklar, ozel misafirler gibi).

Biraz uzun bir surec gibi gozuksede bebek ve anne icin saglikli bir sekilde sonuclanmasi acisindan tercih edilmesi fayda saglayacaktir. Ama ben bilimsel yollarla degil eskiden kalma yontemlerle bu isi basaracagim da diyebilirsiniz...
Her ne yolla olursa olsun hikayelerinizi yorumlarinizla paylasirsaniz sevinirim.


11 Temmuz 2012 Çarşamba

Normal dogum ama...

Dogum yapana kadar ne zaman yanimda dogum konusu acilsa  "Hayatta normal dogum yapmam, hicbir guc beni buna zorlayamaz" derdim, oyle buyuk laflar ederdim ki sonradan hepsi basima geldi diyebilirim. Tabii o zamanlar Amerika'da yasayacagimi ve tibbi bir zorunluluk olmadikca  normal dogum yapmak durumunda kalacagimi bilmiyordum. Hamile oldugumu ogrendigimde ilk aklima gelen sey "Bunu nasil basaracagim?" sorusu oldu. Cunku dogumdan o kadar cok korkuyordum ki hamilelik psikolojisinin de etkisiyle aklima surekli kotu senaryolar geliyordu. Hamile oldugumu ogrendigimde Turkiye'deydim ve yillardir cok guvendigim Jinekolog Dr. Secil Gunay Avci tarafindan tum tetkiklerim yapildi. Bebegimi ultrasonda gordum, sormak istedigim butun sorulari sordum ve hepsine tatmin edici cevaplar aldim. Hamileligimin 3. ayinda Amerika'ya dondugumde ise endise, korku, guvensizlik ve merak birbirine karismisti. Yeni doktoruma guvenmem aylar surdu. Bu surecte doktorum Secil hanim e-mail ve telefonla kendisine sordugum sorularda bana yardimci olmaya devam etti.  Korkuyordum cunku biliyordum ki hersey yolunda gittigi surece normal dogum yapmak zorundaydim.  Sezeryanla dogum yapmak istiyorum deme luksum yoktu. Hamileligim suresince Turkiye'deki anne adayi arkadaslarimi kiskaniyordum cunku onlar her doktora gittiklerinde bebeklerini ultrasonda gorebiliyorlar, boyu, kilosu hakkinda her turlu bilgiyi edinebiliyorlardi.  Hatta gerektiginde  doktorlarini gece gec saatlerde bile arayip sorularina yanit alabiliyorlardi. Benim durumum ise tam tersiydi diyebilirim. Bebegimi ancak 20. haftada yapilmasi gereken kontrolde ultrasonda gorebildim. Bir daha doguma kadar da boyle bir sansim olmadi. Doguma kadar tek yapilan her kontrolde karnimin boyutunun olculmesi, bebegimin kalp atislarinin dinlenmesi ve rutin tahliller oldu. Ustelik  gercekten acil degilse herhangi bir problem yada akliniza takilan bir soru oldugunda doktorunuza ulasmak hicte kolay degil. Onun yerine doktorun asistani yada hemsireler size yardimci olmaya calissalarda  ne yazik ki hic bir zaman tatmin olamiyorsunuz. Bu sartlar altinda doktoruma guvenmem aylar surdu diyebilirim. Gerci dogum yapana kadar aslinda doktorun dogum olayinin son 2 dakikasinda doguma mudahele ettigini, onun oncesinde herseyin uzman hemsireler tarafindan kontrol altinda tutuldugunu bilmiyordum. Doktorunuz ne kadar iyi olursa olsun bir nevi kaderiniz o hic tanimadiginiz hemsirenin ellerinde diyebilirim. Neyseki hicbir sey korktugum gibi olmadi ve normal yollarla bebegimi dunyaya getirdim.

Butun bunlari neden anlattim; 
Bugun haberlerde Istanbul Kadikoy'de  bir annenin normal dogum esnasinda ikiz bebeklerinden birini kaybettigini ogrendim. Dogumu kameraya ceken baba annenin defalarca sezeryan istemesine ragmen doktorun normal dogum icin israr ettigini iddia ediyor. Babanin iddiasina gore vakumun yanlis kullanilmasi sonucu bebegin kordonunun yirtilmasi ve malesef aci son. Tiyatrocu baba "bugun hayatimin en zor rolunu oynadim, kaybettigimiz bebegimizi o anda esime yasiyor demek zorunda kaldim" demesi  cok aciydi. Bu konuda gercekten kim hakli simdilik bilemiyorum fakat bir baska gercek var ki son yillarda Turkiye'de sezeryan dogum oranlarindaki artis. Son zamanlarda devletin bu konu uzerinde durmasi ve konunun gundemi cokca isgal etmesi doktorlari baski altinda birakiyor sanirim. Boyle olaylara hep hasta gozuyle bakariz, ben bu defa olaya doktorlarin gozuyle bakmaya calisacagim. Bilindigi uzere dogum saatler hatta bazi durumlarda gunler suren bir olaydir.  Dogum sancilarinin baslamasi, rahimin dogumu yapabilecek hale gelmesi, annenin normal dogum nefes tekniklerini kullanarak doguma yardimci olmasi hepsi zaman, sabir ve bilgi  gerektiren bir surec. Normal dogum surecinin uzun, zahmetli ve agrili olma ihtimali insanlari ister istemez sezeryana yoneltiyor. Istatistiklere bakarak ulkemizde sezeryanla dogum sayisi cok artti, artik sezeryan dogumlar mercek altina alinacak denmesi ile olay  bitmiyor. Devlet doktorlardan tibbi zorunluluk olmadikca her hastasina normal dogumu  yaptirmasini isterken bunun alt yapisini malesef unutuyor. Evet Amerika'da sezeryanla dogum az ama normal dogum icin doktorlar saatlerini, gunlerini hasta basinda gecirmiyorlar, cunku bu konuda uzmanlasmis yardimci personel doktorun yerine bu sureci takip ediyor. Ustelik de her hastaya bir hemsire tahsis edilerek. Anne adayi hamileler, hatta beraberlerinde babalar dogumdan aylar once normal dogum sureci, dogum aninda yapilmasi ve yapilmamasi gerekenler ve nefes teknikleri konusunda egitiliyorlar. Butun bu altyapilar olusturulmadan "bundan sonra butun sezeryan dogumlar mercek altina alinacak" denilirse dun bebegini kaybeden o aile gibi benzer bir cok vaka yasanilabilir gibi geliyor bana. Henuz  bebegin kaybedilmesinde doktor hatasi var mi yok mu bilmesek de bu sartlar altinda insanin aklina hatali olan doktor mu yoksa saglik sistemi mi sorusu geliyor. Umarim bu talihsiz olay konuya gereken onemin gosterilmesinde bir emsal teskil eder ve normal dogum icin gerekli her turlu altyapinin olusturulmasina yardimci olur.


7 Temmuz 2012 Cumartesi

Cocuk oto koltugu aksesuar degil, hayat kurtaricidir!

2 gun once annesinin kucagindan yola firlayan bebegin haberini okudugumda o annenin acisini hayal bile etmek istemedim... Turkiye'de cocuk oto koltugunun kullanimi kanunlastirildiginda aklima bir cok soru geldi. Malum sigara yasaginin ne durumda oldugunu herkes biliyor. Malesef millet olarak bu tur zorunluluklardan kacmaya calisirken hep turlu icatlar buluruz. Emniyet kemeri takmaktan bunalan bir millete cocuklari icin arac koltugu kullanimini zorunlu hale getirmek ne derece etkili olacak, acaba bunun icin ne tur numaralar bulunacak diye dusunurken, bir cok kisinin arac koltugu edindigi halde bunu yanlis kullandigini  gordum.

Ornegin, Turkiye'de ana kucagi olarak adlandirilan, kucuk bebekler icin kullanilan araba koltugunu arabaya monte etmeden gelisi guzel koyanlar, cocugu koltuga oturttuktan sonra kemerlerini dikatsizce, gevsek sekilde baglayanlar ve daha neler neler...  Aslinda koltugun arabaya monte edilmesi o kadar onemli bir konudur ki, Amerika'daki trafik polisleri arabanizi durdurup cocuk koltugunun arabaya dogru sekilde yerlestirilip yerlestirilmedigini kontrol edebilir ve herhangi bir yanlislik buldugunda size ceza yazabilir. Amerika'da yapilan arastirmalar cocuk koltugunun arabaya monte edilmesinin buyuk cogunlukla (%85) yanlis yapildigini gostermektedir.  Kullanim kitapcigini okuyarak cocuk koltugunu arabaya monte etmeye calismak akla ilk gelen yontem olsa da genellikle kafa karistirici da olabilir. Bu konuyla ilgili uretici firmalarin internete koydugu videolari izlemekde iyi bir fikir. Ama ben emin olmak istiyorum diyorsaniz (Amerika'daki anneler icin) Fire Departmant'dan yardim alabilirsiniz. Telefon edip randevu alirsaniz bir yetkili size cocuk koltugunuzun arabaniza guvenli bir sekilde nasil yerlestirilmesi gerektigini gosteriyor. Umarim bu tur yardimlar zamanla ulkemizde de yapilir.

Eger cocuk koltugunuzu arabaniza dogru ve guvenli bir sekilde monte etmezseniz yada cocugunuzu koltuga dogru sekilde oturtup, kemerlerini gerektigi sekilde baglamazsaniz herhangi bir kaza durumunda cocugunuz malesef buyuk bir tehlike altinda kalir. Amerika'da dogum yapmadan once bebeginiz icin arac koltugunu almak sarttir aksi halde dogum yaptiktan sonra bebeginizi hastaneden disari cikaramazsiniz. Zaten bebek esyalari alinirken de arac koltugu ilk alinanlardan biridir.
Koltuk kullanimi konusunda yardimci olabilecegini dusundugum bir kac teknik bilgiyi de sizlerle paylasmak istiyorum.  
Yeni dogmus bebekler 1 yasina  gelene kadar araba koltugu bebek oturdugunda aracin arka camini gorecek sekilde monte edilir (rear facing). Son yapilan arastirmalara gore Amerika'li pediatristler 1 yas sinirini 2 yas olarak degistirmek istiyorlar.  Yapilan arastirmalar bu pozisyonun koltugun one donuk (forward facing) kullanimindan cok daha guvenli oldugunu kanitlamistir.



Koltugu araciniza monte ettikten sonra saga sola salladiginizda kabul edilebilir oynama siniri en fazla 2 cm olmali. Eger koltuk saga sola dogru 2 cm'den fazla kayiyorsa cocugunuz arac koltugunda guvende degil demektir. Cocugunuzu koltuga oturttugunuzda koltugun kemerleri ile cocugunuzun govdesi arasinda ancak parmaginizin gecebilecegi kadar bir bosluk olmalidir. Daha bol takilan kemerlerde ani fren ve kaza durumlarinda cocugunuz daha fazla sarsilir ve incinebilir.

Arac koltugunu ve emniyet kemerini yasalar geregi degil, cocugunu ve kendini dusunen bireyler olarak kullanmaniz dilegiyle.





5 Temmuz 2012 Perşembe

Gunes kremi deyip gecmeyin !

Tam da yaz aylarindayken en onemli konunun gunes kremi olacagini dusundum. Gunes kremi cocugum olana kadar benim icin bu kadar onem teskil etmezdi. Marketten korunarak bronzlasmaya yonelik 1-2 tane alir, sadece guneslenecegim zamanlarda kullanirdim. Cocugum olduktan sonra herseyi arastirmadan satin almamayi kendime ilke edindim desem kesinlikle abarti olmaz. Arastirdikca da gunes kreminin ne kadar onemli bir urun oldugunu daha da iyi anladim. Eger dogru gunes kremini secmezsek gunesten korunalim, cilt kanseri olmayalim derken baska saglik problemlerine davetiye cikarmis oluyoruz.

Sizler icin Mayis ayinda yayinlanan Çevre Koruma Grubu (EWG: Environmental Working Group) tarafından hazırlanan EWG Skin Deep Sunscreens 2012 Raporu ve diger kaynaklardan topladigim bilgileri kisaca ozetleyecegim.

Cocuklar icin sprey gunes kremlerini asla kullanmayin. Bu tur urunlerde nefes yoluyla cigerlere hasar verebiliyor. Bebek ve cocuklarin cigerleri buyuklere gore cok daha hassas.
6 aydan kucuk bebekler icin gunes kremi kullanmayin. Amerika pediatristler dernegi 6 aydan kucuk bebeklerin gunese cikarilmamasini oneriyor. Eger mecbursaniz acik renk uzun kollu, uzun bacakli kiyafet ve sapka ile beraber sadece yuzune, agzindan uzak olmak sartiyla cok az gunes kremi kullanabilirsiniz.
Kremi araliklarla tekrar edin. 90 dakika ile 2 saat arasinda mutlaka kremi yenileyin, ayrica her deniz, havuz sonrasi veya terleme olursa.
Iceriginde A Vitamini olan gunes kremlerinden uzak durun. Gunes kremlerine eklenen A vitamini deri lezyon ve tumor olusumu riskini arttiriyor.
Iceriginde kimyasal madde olmayan, mineral icerikli urunleri secin. Mineral icerikli kremler gunes altinda bozulmudan koruma sagladigi gibi bircok urunde bulunmayan UVA korumasi da sagliyor. Cocuklar icin mutlaka cocuklari icin hazirlanmis gunes kremlerini kullanin, buyukler icin hazirlanan gunes kremleri koruma faktoru yuksek olsa dahi icerigindeki kimyasal maddelerin coklugu nedeniyle cocuklarda kullanilmamali.
Iceriginde oxybenzone olan kremleri cocuklarinizda kullanmayin. Cilde derinlemesine nüfuz ederek kana karışan, hormonların işlevlerini sekteye uğratan ve toksik etkisi bulunan oxybenzone maddesi içeren güneş kremlerini çocuklarda kullanmayin.
Gunes kremi kullanildiginda hersey bitmis degil. Gunes kremine guvenip daha fazla guneste kalindiginda UVA korumasi zayif kremlerinde etkisiyle melanomaya yakalanma riski artiyor.
50+ urunler aslinda daha etkili degil. 50′nin üzerindeki Koruma Faktörü degerlerinin daha iyi koruma sagladigina dair klinik bulgu bulunmamakta. Bu urunler insanlari guneste daha fazla kalmaya sevk ediyor ve gunes yanigi etkisi gecikirken cilt tahribati etkisi artiyor.


Butun bunlari ogrendikten sonra en guvenli gunes kremini arastirip bulmak biz ebeveynlere dusuyor. Ama unutmayin gunumuzde tek yol market yada eczane standlari degil artik. Internetten arastirip en guvenli urunu yurtdisindan bile satin alabilirsiniz.

Merhabalar

Iste ilk yazim ve buradayim :) aslinda o kadar cok konu varki hangisinden baslasam bilemiyorum...Ben Amerika'da yasayan oldukca merakli, surekli arastirip, cocugu icin en iyisini bulmaya caba gosteren bir anneyim. Dunyanin gidisati malum ve bu da beni oldukca endiselendiriyor. Bu sebeple ogrendigim ve ogrenecegim ne varsa beni takip eden herkesle paylasmaya karar verdim. Bu amacla kurdugum blogumda her turlu yorum, oneri ve sorularinizi bekliyorum....Simdiden tesekkurler.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...