Sayfalar

26 Kasım 2012 Pazartesi

KALSIYUM SUYU TARIFI

kalsiyum suyu tarifi
Vucudun en buyuk ihtiyaclarindan biri olan kalsiyum iskeletimizin hammaddelerinden biridir. Kalsiyum ihtiyacimizi yiyeceklerden karsilarken kalsiyumun yogun bir sekilde bulundugu yumurta kabugu, tavuk kemigi ve balik kilcigini mecburen tuketemiyoruz. Kalsiyum suyu simdiye kadar cope attigimiz bu besin atiklarini bir cesit geri donusum sistemiyle kullanilabilir hale getiriyor. 

Malzemeler 

En az yarim kase yumurta kabugu (disi iyice temizlenmis olmali) 
Balik kilciklari
Tavuk kemikleri 
Sirke 

Hazirlanisi  

Buyukce bir cam kavonozun yarisini sirke ile doldurun. Yumurta kabuklari, balik kilciklari ve tavuk kemiklerini kavonuzun icine doldurup 1 hafta sureyle kavonozun icinde bekletin. Icinde sirke oldugundan bekleyen gida atiklari herhangi bir kotu koku salmayacaktir. 1 hafta sonunda bekleyen malzemelerdeki kalsiyum sirkenin icine gececektir. Malzemeler suzgecten gecirilerek elde edilen kalsiyumlu sirkeye ayni miktarda su ilave edilip 10 dakika kadar kaynatilacak. Kaynama sonucu buharlasan sirkeden arta kalan kalsiyumlu su olacaktir. Suyun tadi hafif eksimdi olup yemeklerde, pilav ve corbalarda kullanilabilecegi gibi ayni zamanda su olarakta icilebilir.

Kalsiyumlu su tarifi Doktorum programi 26.11.2012 tarihli yayininda Gida Teknolijisi Uzmani Dr. Ugur Gorus tarafindan verilmistir.

13 Kasım 2012 Salı

ANNELER VE ANNE ADAYLARI DIKKAT....


bebeklerde kalp rahatsizligiHer yıl 10 bin kadar bebek en hafifinden en ağır duruma kadar değişik derecede Doğumsal kalp hastalığı ile dünyaya gelmektedir. (Yaklaşık 133 doğumda 1 )Her gebelik küçükde olsa DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI olan bir bebek ile doğum riskini beraberinde getirecektir.



ANNE ADAYLARINDAN VE BEBEK BEKLEYEN ANNELERİMİZDEN RİCAMIZ

HAMİLE İSENİZ
...
HAMİLELİĞİNİZİN 18 VEYA 22. HAFTALARINDA PEDİATRİK KARDİYOLOJİ SERVİSLERİNDE VE KADIN DOĞUM UZMANLARINIZA DANIŞARAK

YADA DOĞUM YAPTIYSANIZ
MUTLAKA BEBEĞİNİZİN KALBİ YÖNÜNDEN DOKTOR KONTROLUNDEN YADA HASTANENİN KARDİYOLOJİ SERVİSİNDEN ( VARSA PEDİATRİK KARDİYOLOJİ SERVİSİ ) YADA ÖZEL KARDİYOLOG DOKTORLARINA MUAYENE ETTİRİNİZ..

Prenatal tanı uygulamaları ve içeriği günümüzde ilerledikçe fetal ekokardiografinin önemi daha anlaşılır hale gelmiştir.

BU FETAL EKONUN AMACI
■Gebelik sırasında anne ve bebek için en uygun ve yakından takip yapılmasını sağlar
■Ebeveynlere bebeklerinin durumunu anlamaları için zaman kazandırır ve gebeliğin gidişatı hakkında karar vermelerini sağlar.
■Bebeğin doğumu veya sonrasında uygun hazırlık ve tedaviler için daha çok zaman sağlanır.
■Doktor doğru zamanda ve doğru yerde doğumun olmasını planlayabilir
■Hayatı tehdit edici acil durumlardan kaçınılabilir , zaman ve kaynak israfı önlenmiş olur.
■Yenidoğan bebeğin eve gitmesi ve beklenmedik kötüleşmeler ile karşılaşılması önlenir. (bazı kalp hastalığı tiplerinde eğer tanı erken konmaz ise hayatın ilk günlerinde
bebekler kaybedilebilir)
■Bebekler hayata iyi bir noktadan başlayabilmeleri için bir şans vermiş oluruz.
KAYNAK : TURKIYE PEDIATRIK KALP ANOMILILERI YASAM VE DAYANISMA DERNEGI

9 Kasım 2012 Cuma

En faydali oyuncaklardan biri PUZZLE

tahta puzzle
Bir kac aydir zaman zaman ogluma Melissa & Doug imzali  tahta puzzlelarimizi dogru sekilde yerlestirmeyi ogretmeye calisiyordum. Genelde pek ilgisini cekmiyor yada en fazla 1 tane hayvan figurunu dogru yere koyduktan sonra ilgisini baska seylere yoneltiyordu. Dun odasinda oynarken birden puzlle'ini aldi ve 8 ayri hayvandan olusan parcalari bir defada tek tek yerine koydu! O kadar sasirdim ki bu zamana kadar her ne kadar ilgisiz gozukse de meger hicte oyle degilmis. Ben de o anin heyecaniyla dolapta duran diger hayvanli puzzle'i cikardim ve puzzle'in parcalarini etrafa dagittim. Annelik bu ya bakalim ne yapacak diye merakla gozlemek istedim. Sonuc o an icin biraz hayal kirikligi oldu. Sanirim bu kadar puzzle yapmak yeter diye dusundu..:) Aksama dogru bir baktim bizimki her iki puzzle'in parcalarini once gruplara ayirdi sonrada bir cirpida yapiverdi. Siradaki hedef her bir puzzle parcasindaki hayvan figurunun isimlerini ogretmek. Bir kacini biliyoruz ama biraz daha calismamiz lazim:) Bu sayede hem hayvanlarin isimlerini ogreniyor hem de sekillerini, ayni zamanda da zeka gelisimi olumlu yonde ilerliyor.

28 Ekim 2012 Pazar

SURPRIZ 2. ODULUM :)

Sevgili blogger arkadasim Ates Boceginin annesi Muge bana bu guzel odulu layik gormus. Cok tesekkurler Muge'cim Ates Bocegini ziyaret icin buraya tik tik.
Ben de 5 blogger arkadasimi seciyorum. Herkese sevgiler....

1- kiz annesi

2- birdy sevda

3- bal bocukleri

4- anne kaleminden

5- evin nesesi

26 Ekim 2012 Cuma

Mutlu Bayramlar...



Eskisi gibi tadi olmasa da herkese mutlu, saglikli, sevdikleri ile bir arada gecirecegi bir bayram dilerim.

15 Ekim 2012 Pazartesi

Cadilar Bayrami (Halloween) geliyor!

Her yil 31 Ekim'de bazi Bati ulkeleri ve Amerika'da Halloween kutlanir. Halloween'den 1 ay kadar once isteyenler evlerinin disini dekore eder ve eger Halloween partisine katilacaksa parti kiyafeti hazirligina girisir. Benim en sevdigim kisim  ise Halloween aksaminda kostumlerini giyen cocuk ve genclerin kapi kapi dolasip seker toplamalaridir. Son yillarda Turkiye'de de bazi anaokullarinda yada isteyen ailelerde cocuklar icin bu gibi kostum partileri duzenlenmeye basladi. O yuzden herkese az da olsa fikir verebilecek bazi kostumlere bir goz atalim istedim.  















13 Ekim 2012 Cumartesi

Odullendirildim :)


Sevgili Tubanne, bana bu guzel odulu layik gormus. Gercekten cok sevindim, tesekkurler Tuba'cim:) Bu odulun amaci takipci sayisi 200'den az olan arkadaslarimizin tanitimini saglamakmis. Simdi ben de kendime  sansli kisileri seciyorun. Veeee alfabetik siraya gore alikemalalp, bebegimle buyuyorum, bebekvesaire, cayimtaze, cokoprens ve ecenin gunlugu. Hepinize sevgiler!

12 Ekim 2012 Cuma

Taptaze bir blog "BEBEGIMLE BUYUYORUM"

Sevgili blogger arkadaslarim, aramiza yeni katilan arkadasimiz Zeynep'in Bebegimle Buyuyorum isimli bir blogu var. Yeni bir blog diyorum ama sakin yanlis anlamayin. Zeynep uzunca bir suredir zaten facebookta actigi sayfada yayinlarini paylasiyor. Ama blogu henuz cok yeni. Hepinizi Zeynep'e hosgeldin! demeye davet ediyorum...:) Iste Zeynep ve bebeginin dunyasi

8 Ekim 2012 Pazartesi

BPA yataginda sosis!

Basligi gorunce bir mana veremediniz degil mi? Eminim bir cogunuz yazimi okuyunca bana hak vereceksiniz.
SENI HAM YAPARIM SOSIS! Yillar once boyle bir reklam vardi. Ne kadar sirin ve masum bir reklamdi degil mi? Acaba oylemiydi? Her anne, baba cocugu yemek yesin dolayisiyla buyusun ister. Bence asil mantik yesin de buyusunden cok saglikli beslensin, saglikli buyusun olmali. Bunun aksini dusunen aileler oldugunu sanmiyorum. Bazen yemek bloglarinda, arkadaslarimin sosyal aglardaki paylastigi fotograflarda sahit oldugum kadariyla bir cok anne cocuguna sosis, salam, sucuk yediriyor. Beni en cok uzup, sasirtan ise sanki cok faydali besinlermis gibi cocuklar icin yemek tarifi veren hemen herkes sosisli sunumlar hazirliyor. Oyle tabaklar hazirlaniyor ki eminim en istahsiz cocuklar bile hayir diyemiyordur. Hatta anneler yerdirmese bile cocuklara anaokulllarinda sosisli, sucuklu borek yapma etkinligi bile duzenleniyor. Cocuklar kendi hazirladiklari borekleri daha bir istahli yesinler diye! Hic bir annenin tehlikeyi bile bile cocugunu bol katki maddeli yiyeceklerle besledigini sanmiyorum. Oyleyse nedir bu tehlikeli besinleri yedirme cilginligi!

Bilmeyenler icin sosis, salam ve sucugun iceriginde bulunabileceklere bir goz atalim:

Sinirler
Akciger
Ic yag, kuyruk yagi
Deriler
Kikirdaklar
Tirnak tozu
Eklem yerleri
Ibikler
Gagalar
Pacalar
Killar, tuyler

Tadi arttirmak icin salca, sogan, sarimsak, baharat.
Nitrat, MSG gibi kansere ve obeziteye yol acan katki maddeleri
Antibiyotikler.
Ben ailelerin yerinde olsam ne yaparim; Kendi mutfagima kesinlikle bu urunleri sokmam ki bu en kolayi. Cocugumun okulunda hazirlanan menuleri kontrol eder. Eger bu urunler menude varsa diger velileri de uyarip okul yonetimi ile irtibata gecerim.
                                                         
KOPUK, PLASTIK TABLDOT TABAKLAR!
Dogada 100 yilda yok olmayan plastik ve kopuk urunlerin saglimiza yaptigi tehditi gunumuzde artik bilmeyen kalmamistir herhalde. Plastigin icindeki  BPA (Bisphenol-A) denilen madde ozellikle isiya maruz kaldiginda kanserojen etkisini daha da cok arttiriyor. Gelisme caginda olan cocuklar icin cok buyuk tehlike olan  BPA, beyin gelisimini yavaslatip, hormon yapisini bozdugundan erken yasta ergenlige adim atan cocuklar, erkeklerde meme gelisimi, kisirlik ve daha bir cok hormonal hastaliga davetiye cikariyor. 
Butun bu bilinen kotu etkilerine ragmen plastik tabldot tepsiler isyerleri ve  okullardaki yemek servislerinde kullaniyor. Peki celik tabldot tepsilere ne oldu? Halen kullananlar var elbette ama bulasik maliyeti isin icine katilinca insan sagliginin 2. planda kaldigi ulkemizde celikler antika olma yolunda ilerliyor.
Peki kiyafetinden, beslenmesine, kullandigimiz deterjanindan, mutfak aletlerine kadar herseyine dikkat ederek buyuttugumuz cocugumuzun o plastik yada kopuk tabaklar icinde yemeklerini yemelerine goz mu yumacagiz? Tek basima birsey yapamam diye dusunmeyin. Cocuklarimizin aldigi egitim kadar gunun neredeyse yarisini gecirdikleri okullarda maruz kaldiklari hersey cok onemli. Bu konuda da diger velilerle organize olup okul yonetimi ile baglantiya gecmek en mantiklisi.

Aslinda Saglik Bakanligi ve Milli Egitim Bakanligi bu konularda en azindan okullara yaptirim uygulasa sorun kokten cozulmus olur. Ama herseyi devletten beklememek lazim degil mi? :)  

5 Ekim 2012 Cuma

Bilgin Anneler Blogum Dergisi Ekim Sayisinda


Mutluyum, gururluyum.:) Turkiye'nin online blog dergisinin 5. yayini olan Ekim sayisina konuk yazar olarak katildim. Derginin bu ayki sayisinin kapaginda Ulu Onderimiz Ataturk'un olmasi ve blogumun 3. ay donumunde yayinlanmasi beni daha da mutlu etti.:)
Eger dergiyi ve  ne yazdigimi merak ediyorsaniz buraya tik tik . Umarim heyecanima siz de ortak olursunuz.!


28 Eylül 2012 Cuma

Blogunuz icin teknik destek mi lazim ?

Blogger olmak benim icin cok heyecan verici ve zevkli bir ugras haline geldi. Fakat iyi bir blogger olabilmek sadece yazi yazip yayinlamaktan ibaret degil. Blogunuzu her zaman taze tutmak ve teknik acidan hakim olmak cok onemli unsurlar. Eger teknik acidan cok fazla bilginiz yoksa bazen hersey oyle karmasik hale geliyor ki bir uzman gorusu sart oluyor. Iste tam boyle bir zamanda Sayin Adnan Guney'in bloglarini kesfettim. Kendisi bloggerlar icin adeta kullanim klavuzu tarzinda yazilar ve videolar hazirlamis. Ustelik bu yayinlara yorum biraktiginizda seve seve cevaplayip tum teknik konularda adeta ogretmenlik yapiyor.

Sakin yanlis anlasilmasin bu kampanya tarzinda bir blog tanitim yazisi degil. Amacim sadece bu yaziyi okuyan tum bloggerlara yardimci olabilecek bir blogtan haberdar etmek. Bu vesileyle Sayin Adnan Bey'e yazi ve yonlendirmeleriyle blogum icin yaptigi yardimlardan dolayi tesekkur ediyorum.
Iste ihtiyac duydugunuz yayinlara ulasabileceginiz adresler.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Dogru bilinen yanlislar

Anne olunca kulaktan dolma bilgiler yerine bizzat arastirip emin olmadan hic bir adim atmaz oldum. Bazen tesadufen bazen de mantigima ters gelen seyleri arastirirken ogrendigim bir kac onemli konu oldu.
TATLI YEMEK SUT YAPAR! Iste bu bana daha anne olmadan once bile sacma gelen bir konuydu. Ama o zamanlar oturup arastirma geregi duymadim tabii ki:) Ne zaman ki oglum dunyaya geldi, sagdan soldan ve tabii ki annemden bana tatli yedirme cabalari basladi bu duruma dur demenin bilimsel bir aciklamasini arastirmaya basladim. Zira annemi ikna etmek baska turlu kolay olmazdi. Oncelikle dogumdan once edindigim bir kac kitap ve bilimsel yayin yapan bir kac siteyi ziyaret ettim. Sonuca hic sasirmadim. Sutun artmasi ile tatli yemenin arasinda besin degeri olarak bir alaka yok tabii ki. Tatli yemek sizi mutlu hissettirip sutunuzun biraz artmasina yardimci oluyorsa bilemem.:) Ama gunluk enerji ihtiyaciniz olan kaloriden 500 kalori fazla almaniz ve en onemlisi 3 litre su icmeniz yeterli. Bunun disinda tabii ki moral, bebeginizi duzenli sekilde emzirmek, dinlenmekte sutun kalite ve miktarini arttiran faktorler. Bunu ogrendikten sonra "hadi ye bak sutun artar" diye sunulan her tatliyi gonul rahatligi ile geri cevirme luksum oldu ve normalde su icmeyi hep unutan bir insanken sirf sutum azalmasin diye gun icinde elimden su sisesini dusurmez oldum.


SICAK BALLI SUT! Oldum olasi sutu soguk ve sekersiz icmeyi severim.  Cocukken annem koca bardak sicak ve balli sut yapar arkamdan kostururdu. Yillar sonra ogrendim ki annem  meger bosuna diller dokmus.  Her defasinda icmek istememe ragmen mecbur o koca bardagi likir likir icerdim. Meger bal 43 derece sicakliga maruz kaldigi anda besin degerini kaybediyormus. Demek ki benim ve kimbilir kac cocugun ictigi butun balli sicak sutlerdeki bal sadece tatlandirici gorevi goruyormus.
DIKKAT ET SUTUNU USUTME ! Aman ayagini sicak tut sutun usur. Soguk su icme sutun usur. Yok oyle bir sey inanmayin. :) Zaten terimin kendisi bile kulaga komik gelmiyor mu ? Sut nasil usur ? :)

Bol sutlu bir konu oldu sanirim.:)

7 Eylül 2012 Cuma

TRT'de Arkadasim BIDI sacmaligi

TRT gibi Turkiye'nin ilk televizyon yayinini yapan, en eski kanalinda nasil boyle bir program yayinlanir bilmiyorum. Programa ilk rastladigim zamanlarda bu kadar ustunde durmamistim fakat farkli bir gozle programi izledigimde cocuklar uzerinde olumlu etkileri olamayacagi gibi olumsuz yonde etkileyebilecegini dusunmeye basladim. Elbette ki her program egitici, ogretici olmak zorunda degil. Sadece eglenceye yonelik programlarda yapilabilir. Fakat eglendirirken cocuklar uzerindeki etkileri hic mi dusunulmez, yoksa ben mi abartiyorum, bu konuda  herkesin gorusu farkli olabilir.
BIDI  denen kukla tamamen kendine ozgu, dunya uzerinde var olmayan bir lisan konusuyor. Program tamamen okul oncesi cocuklara yonelik canli olarak yayinlaniyor ve  cocuklar programa telefonla baglaniyor. BIDI'nin yaninda donusumlu olarak yayina katilan bir kac bayan arkadasta BIDI ile cocuklar arasinda iletisimi surduruyor. BIDI'nin konusmalari tamamen anlasilmaz oldugundan bazen programa baglanan cocuklar bocaliyorlar. Benim gorusume gore BIDI anlasilabilir bir sekilde konussa program egitici ve ogretici olabilecek. Ancak bu sekilde konusturuldugu surece cocuklar birakin birseyler ogrenmeyi BIDI gibi olmaya calismayacaklar mi sizce ? En kotusu ise henuz konusmayi yeni yeni ogrenen cocuklar BIDI'dan duyduklari bu yepyeni ve gereksiz lisan karsisinda sizce sasirip bocalamayacaklar mi? Boyle konusan bir kuklanin her gecen gun bozulmakta olan Turkce'mize nasil bir katkisi olacak cok merak ediyorum. Bir kez daha oglumun mumkun oldugunca az TV izlemesine izin verdigim icin seviniyorum.

1 Eylül 2012 Cumartesi

Baby Shower Partisi

Kendi adima konusacak olursam baby shower partim hamileligim boyunca gecirdigim en guzel gunlerden biriydi diyebilirim. Genelde shower partisi anne adayinin 7 yada 8. ayi gibi yapilir ki anne bebek gelmeden bir kac ay once tam olarak hazir olsun. Fakat benim partimde dogumum icin Turkiye'den annem gelecegi icin partim oglum dogmadan 16 gun once yapildi.

Merak edenlere Amerika'da Baby Shower partisi icin nasil hazirlanilir, partide neler yapilir ve partiden sonra neler olur uzunca anlatacagim:)

PARTIYE HAZIRLIK
Genelde anne adayinin yakin arkadaslarindan biri yada birkaci veya akrabalar partiyi duzenler. Anne adayi partiye cagirmak istedigi davetli listesini duzenleyen kisiye verir. Parti yapilacak mekana kisi sayisina gore karar verilir. Kisi sayisi olarak 10 kisi olur 20 kisi olur diyemeyecegim tamamen anne adayinin cevresine bagli. Parti icin davetiye hazirlanir, bu davetiye e-mail olarak hazirlanmis elektronik davetiye de olabilir bildigimiz davetiye de olabilir, tamamen butce ve zevke bagli. Davetiye'de mutlaka baglanti kurulacak kisinin telefonu yazar ki davetliler onceden arayip partiye katilimi  hakkinda bilgi versin. Amerika'da anne adayi bir ihtiyac listesi hazirlar ve genelde buradaki en unlu bebek magazasi babies r us tan olur. Davetliler alacaklari hediyeleri magazada ki listeden faydalanarak secerler. Genelde hediyeler 10 $ dan baslayan hediyelerle baslar 200-300 $ lik hediyelere kadar yukselir. Herkes yakinlik derecesine yada butcesine gore hediyelerini secer. Anladigim kadariyla henuz bu yontem Turkiye'de pek yaygin degil burada partinin asil amaci annenin ihtiyaci olan esyalari bebek dogmadan sahip olmasi ve yakinlariyla eglenceli bir gun gecirmesidir. Turkiye'de ise cogu parti sadece eglenmek icin duzenlenip hediye goturulse bile anne ihtiyac listesi hazirlamaktan cekiniyor. Davetliler hediyelerini sectikten sonra birde baby shower temali kart alirlar ve bu karta anne ve bebekle ilgili duygularini yazarlar. Anne adayi hediyeyi acmadan once bu karti okur, ben butun hediye kartlarimi hatira olarak sakladim.
Parti mekani bebegin cinsiyetine gore yada unisex bir renkle suslenir. Balonlar, masa ortuleri, kagit tabaklar butceye gore hazirlanir.


Parti icin pasta ve diger ikramlar hazirlanir. 
Davetlilere verilmek uzere minik hediyeler hazirlanir. Bebek temali kurabiyeler, cikolatalar, sekerler yada kucuk hediyelikler olabilir.
PARTIDE NELER YAPILIR ?

Partide davetliler geldikten sonra ikramlar yapilir ve istege gore aralarda eglenceyi arttirmak icin oyunlar oynanir . Bu oyunlarin kazananlarina ayrica hediyeler hazirlanir bu hediyeler mum, parfum, aksesuar vs. olabilir. En son anne adayi kartlari okuyarak tek tek hediyelerini acmaya baslar bu arada bir kiside hediyelerim kimden geldigini tek tek not alir ki daha sonra anne adayi o kisiye bir tesekkur karti yollayarak "Partime geldigin icin ve getirdigin hediye icin (hediye neyse belirtir) tesekkur ederim" gibi bir not yazar.


EN EGLENCELI PARTI OYUNLARI

Baby shower partilerinin bana gore en eglenceli kismi oynanan oyunlardir. Ben en favori oyunlarimdan bir kacindan bahsedecegim.
KARIN OLCME OYUNU  
Anne adayi  kesilebilen mezura veya bir kurdele ile karninin cevresini olcer. Olctugu kurdeleyi kimseye gostermez ki kimse kopya cekmeye calismasin. Davetliler goz karari annenin karninin genisligini tahmin ederek, dagitilan rafya yada kurdeleden kendileri icin  bir parca keserler. Herkes islemi tamamladiktan sonra anne adayinin karnini olctugu kurdele ile davetlilerin kurdelesi karsilastirilir. En yakin tahmin sahibi hediyeyi kazanir. Benim partimde meslegi terzilik olan bir yakinimiz  birebir tahmin yapmisti :) 
BEBEK MAMASI TAHMIN OYUNU
Kavanozda satilan bebek purelerinden 10 tane kadar satin alinir. Uzerlerindeki etiketler sokulur ve her bir pure kavonozu 1'den 10'a kadar numaralandirilir. Davetliler tek tek inceleyerek renginden kavonozda hangi sebze yada meyvenin puresi oldugunu tahmin eder ve bir kagida not eder. En cok dogru tahmini yapan hediyeyi kazanir.
  

KOLYE OYUNU 
Bu oyun icin davetli sayisi kadar bebegin cinsiyetine gore kolye buyuklugunde kurdeleler hazirlanir. Kurdelenin ucuna emzik yada bebekle ilgili bir nesne takilip kolye sekli verilir. Parti basladiginda butun davetlilerden bu kolyeleri takmasi istenir. Oyunun kurali icinde "bebek" gecen bir cumle kuruldugunda bunu ilk kim duyarsa "bebek" diyen  kisinin boynundaki kolyenin sahibi olur ve kendi boynuna takar. Kolyeler bu yontemle parti suresince toplanir. En cok kolye sahibi olan oyunu kazanir. Bu oyun parti suresince oynandigindan ve "bebek"de partinin ana temasi oldugundan sirf  "bebek" dememek icin cok eglenceli diyaloglar gelisir. :)


SAYI TAHMIN OYUNU
Bir kavanoz seker yada cikolata onceden sayilarak hazirlanir. Kavanoz elden ele gezerek herkesten icindeki seker sayisini tahmin etmesi istenir. Herkes tahminlerini bir kagida yazar. Dogru sayiya en yakin tahmini yapan oyunu kazanir.



Parti sonrasi anne adayi artik bebegi icin ihtiyaclarinin cogunu karsilamis olur. Partiden sonra bir kac gun icinde katilan davetlilere tesekkur kartlarini yollar ve artik bebegini karsilamaya hazirdir. :)

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Hosgeldin 2 yas sureci

Oglum 18 aylik olmak uzere ve bir kac haftadir cogalan aglama krizleri artarak rutin davranislar haline geldi. Artik gun icinde o kadar cok agliyor ki ruh halimiz surekli degisir oldu. Oyle ki gozunde yaslar dokulerek avazi ciktigi kadar aglarken eline ilgisini cekicek bir sey verdigim anda 1 saniye once aglayan cocuk o degilmis gibi gulucukler atmaya basliyor. Tabii her zaman yeni seylerle ilgisini cekmek o kadar kolay olmuyor. Bazen isteklerinde oyle israrci oluyor ki gerceklesmediginde yada engellendiginde saclarini cekip, kendi kendine vurmaya bile basladi.:( Bu yasta bu asabiyet nereden cikti diye dusunmuyorum, hepsi gelisiminin normal bir parcasi. Bilimsel gercekleri goz ardi edip yok efendim "2 yas sendromu da neymis, eskiden sendrom mu vardi, bizim annelerimiz bizi nasil buyuttu, popoya bir saplak sendrom falan kalmaz" gibi laflar edenleri de hic anlamiyorum. Evet eskiden 2 yas sendromu diye bir durum bilinmiyordu. Annelerimiz ve anneannelerimiz de muhtemelen aglayan cocuklarini once ufaktan popoya saplak, sonra buyudukce havada ucan terliklerle terbiye ederdi. Abartanlar yok muydu, kesin vardi. Dayagi cennetten cikma diye savunan, dayakla ve odaya kapatilmayla buyutulen zamanin cocuklari gunumuzun buyuklerini olusturuyorlar. Cogunlugu dayakla yada sevgisiz ortamda buyutulen bir  toplumda da aile ici siddetin neden bu kadar arttigini fazla dusunmemek lazim...Henuz bebek denilecek yastayken kucuk saplaklara alisan, biraz daha buyudugunde terlikle kovalanan, her agzini actiginda azarlanan cocuklarin gunumuzde sevgi dolu bireyler olmasini beklemek ne kadar dogru. Elbette eskiden bu sekilde buyutulen her cocuk simdi esine yada cocuklarina dayak atmiyor. Kimi aldigi egitim ve gelistirdigi kisiligiyle, gecmisten aldigi derslerle olumlu, sevecen, anlayisli aile reisi olmayi tercih ediyor, kimisi gecmisin izlerini hala ustunde tasiyip toplum icinde ezilen, icine kapanik bireyler olarak kaliyor, kimi de dayak atmasada ya calistigi ortamlarda yada evde etrafindakilere duygusal siddet uyguluyor. Iste butun bunlarda cocuklarin buyumesinde cok onemli bir surec olan 12 ve 36 ay arasi donemin buyuk etkisi var. Aslinda bu sureci "SENDROM" olarak tanimlamak bana gore yanlis. Cunku sendromun kelime anlami ozel bir bozuklugu gozteren, teshisi kolaylastiran bulgu ve belirtilerdir. Cocuklarin bu yaslarda yasadigi ve tamamen gelisiminin normal bir parcasi olan bu doneme sendrom demek yanlis olur. Nitekim Amerika'da bu surecteki cocuklar "TERRIBLE TWOS" olarak adlandiriliyor.

Bu surecle nasil basa cikabiliriz. Iste burada butun yapmamiz gereken sey sabirli olmak. Onlarin henuz cok kucuk ve herseyden habersiz oldugunu surekli akilda tutmaliyiz. Evet cok zor, su anda bu sureci birebir yasayan bir anne olarak ne kadar zor oldugunu anlamak icin ancak yasamak gerek diyorum! Kolay degil dunyayi kesfediyorlar. Evde, sokakta, alisveriste, parkta, restaurantta her yerde bir yerlere kosturup bir seylere dokunmak istiyorlar. Kendileri icin neyin tehlikeli, neyin zararli oldugunu bilmiyorlar. Daha dogrusu tehlike nedir onu bile bilmiyorlar. Ellerine aldiklari en olmadik seyler onlar icin cok kiymetli, hepte en olmadik seyler! Koltuklarin ustune cikip kosmak, sandalyenin ustunde ziplamak, masanin ortusunu ustundekilerle beraber asagi cekmek, dolaplarin icini karistirmak, televizyonun kumandasini kurcalamak onlar icin cok eglenceli. Peki butun bunlari yapmalarini engellerken nasil bir tutum sergilemeleyiz.
Hayir kelimesini azaltin. Her yaptiklarini hayir diyerek engellemeye kalkmayin. Surekli "hayir" dememek icin en cok bulundugumuz ortami yani evi guvenli hale getirin. Kendisine zarar vermedigi surece bazi seyleri yapmasina izin verin.
Kendine ait bir karistirma dolabi olsun. Siz mutfakta yemek yaparkan o da her actiginiz dolabin icine mi girmeye calisiyor? Ona ait bir dolap yapin, icine kullanmadiginiz zararsiz esyalar ve bir kac oyuncak koyun. Boylece hem kendinize vakit kazandiracak hemde cocugunuza istedigi ozgurlugu vermis olacaksiniz.
Dikkatini dagitin. Yapmamasi gereken birsey mi yapiyor? Mesela sandalyenin ustune cikti oradan da baska bir yere tirmanmaya calisiyor. Her engellediginizde aglayacagi kesin, bu yuzden engellemenizi onun dikkatini baska bir yere cekerek yapin. Boylece ilgisini cektiginiz seyle mesgul olacak ve bir sureligine yaptigi seyden vazgececektir.
Inatlasmayin, cekismeyin, ne olursa olsun sabirli olun. Yapma dediginiz halde israrla devam ediyorsa asabi davranip olmadik inatlasmalara girmeyin. Sakin ve sabirli davranin, onu kucaklayip operek sakinlestirin. Sesinizin tonuyla davranisiniz ortussun. Bir yandan sarilirken diger yandan da asabi bir sesle konusmayin.
Anne, baba olarak ayni tutumu sergileyin. Birinizin engelledigi davranisa digeriniz izin vermesin. Babasi kaslarini cattiginda siz gulumsemeyin.
Engellediginiz davranislara agladi diye izin vermeyin. Aglayarak elde ettigi seylerde sizin sinirlarinizi olcuyor, aglamayi size karsi koz olarak kullanmayi ogreniyor unutmayin. Asla aglamadan once izin vermediginiz bir durumu agladiktan sonra onaylamayin. Aglamaya basladiginda yanindan biraz uzaklasin, goreceksiniz en fazla 30 saniye sonra aglamasi kesilecek. Eger aglamasi kesilmiyorsa o anda oyun oynamayi yada sevdigi seyleri yapmayi deneyerek sakinlestirmeye calisin.
Sesinizin tonunu asla yukseltmeyin. Yapmanizi istemediginiz bir sey yaptiginda asla ona bagirmayin. Sizin ona bagirmaniz onu psikolojik olarak incitip, hayal kirikligina sebep olacaktir.
Size birseyler anlatmak istediginde onu dinleyin. Konusmaya baslayipta size birseyler anlatmaya calisitiginda onu dinleyin. Onu ertelemeyin yada susturmaya calismayin. Elinizden tutup sizi istedigi seylere yonelttiginde onu takip edin. Daima ona karsilik verin, onu onemsediginizi hissettirin.

Bu uzun surecte anne ve babalar hatta akrabalar ortak bir tutum sergilemeli ve sabirli olmaliyiz. Onlar biz nasil yetistirirsek oyle buyuyecekler. Yoksa hic bitmeyen bir 2 yas sureci ile karsi karsiya kalabiliriz. Hic kimse 17-18 yasinda her istedigini yaptirmak icin ailesine karsi gelen, etrafindakilere zarar veren yada icine kapanik, sosyal iliskileri zayif cocuklar yetistirmek istemez. Oyleyse bu sureci en saglikli sekilde  atlatmak icin elimizden geleni yapmali bir zamanlar kendimizin de cocuk oldugunu unutmamaliyiz.

21 Ağustos 2012 Salı

Kalori hesabinin en degisik versiyonu :)

Cocuk sahibi olmak zor is, tabloda bebeginiz icin harcadiginiz kaloriler listelenmis:) En faydalisi dogum yapmak 5000 ile 750000 kalori arasi ! Sanirim 750000 kalori icin gunler suren bir dogum gerek!

14 Ağustos 2012 Salı

Cocugunuzun sizi sevdigini gosteren 7 isaret.

Her cocuk annesini sever, ancak biz anneler bu sevgiyi hep hissetmek ve duymak isteriz. Onlar kucucuk bebekken bile minicik bir gulumsemeleri bizlere dunyalari vermez mi ? O kucucuk bebek halleriyle bizi sevmeye baslamislardir ve bunu hissetmek dunyanin en guzel duygusudur. Peki bizi sevdiklerini nasil anlariz ? Iste bir kac ipucu :)

Yeni dogan bebekler annelerinin gozlerinin icine uzun uzun bakarlar.
Henuz dunya hakkinda en ufak bir fikirleri olmadigi halde, annelerinin kendileri icin onemli oldugunu bilirler ve yuzlerini akilda tutmak icin uzun uzun bakarlar.

Bebeginiz daima sizi dusunur, yakininda olmasaniz dahi.
8-12 ay arasi bebekler eger bulundugunuz odayi terk ederseniz yuzlerini burustururlar ve etrafa bakinirlar, tekrar odaya dondugunuzde ise yeniden gulumserler.

Zaman zaman ofke nobetleri geciriyorsa.
Bazen o kadar hircinlasir ki bu yasta bu sinir normal mi diye dusunuruz. Hepsi gelisiminin birer parcasidir ve bu cilgin nobetler asla bizi sevmedigi anlamina gelmez. Anlik ofkelenmeleri gectiginde yine size olan ilgisi devam edecektir. Bu ofkelenmelerin aslinda size olan sevgisinden dolayi oldugunu asla unutmayin.

Dustugunde yada uzuldugunde size dogru kosuyor, ona sarilmanizi yada kucaginiza gelmeyi istiyorsa.
1-2 yas grubu cocuklar henuz sevgi kelimesinin anlamini tam olarak bilmezler. Fakat hareketleri aslinda sizi ne kadar sevdiklerinin cok iyi gostergesidir. Canlari yandiginda yada uzulduklerinde kendilerini guvende hissettikleri tek yer annelerinin kucagidir.

Okul oncesi cocugunuz eger size hediye vermeye calisiyorsa.
Bahceden kopardigi bir cicek, boyadigi bir resim, renkli bir tas, kagida cizilmis bir kalp yada akillarina gelebilecek kucucuk bir obje hepsi aslinda size olan sevgilerini gosterme cabasidir. Sizin onlar icin ne kadar onemli ve ozel oldugunuzu hissettirmeye calisirlar.

Okul oncesi cocugunuz size yardim etmeye ve kendini gostermeye calisir.
Evde size yardim etmek icin firsat kollar, kendini size begendirmeye ve ilginizi cekmeye calisir. Sizin ovgunuz  onun icin cok onemlidir.

Okul cagina geldiginde sizinle sirlarini yada yaramazliklarini paylasiyorsa.
Okulda hoslandigi bir kiz arkadasindan bahsediyorsa yada kimseye soylemeyecegi bir yaramazligini size anlatiyorsa size cok guveniyor ve seviyor demektir. Baskalarinin yaninda ona sarilip opmenizden artik hoslanmasa dahi.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Televizyon mu? Bakici mi ?

Televizyon bol program ve kanal secenegi ile artik her evin neredeyse her odasinda, bas kosede yerini aldi. 
O kadar cok kanal ve program secenegi var ki herkesin zevkine gore, her saatte izleyecek bir seyler bulmak mumkun. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin  evlerinde bile diger ihtiyac sayilabilecek esyalardan once TV geliyor. Hayatimizin icine bu kadar giren bu renkli dunya cocuklari ve gencleri yakindan tehdit ediyor. Cevreye baktigimizda parklarda, sokaklarda oynayan aktif cocuklarin yerini evde TV izleyen yada bilgisayar oyunlariyla vakit geciren cocuklar aldi. Uzmanlar 2 yas alti cocuklarin gunde en fazla 15 dakika televizyon izlemesine izin veriyor. 2 yasindan sonra ise en fazla 2 saat. Televizyonun bebek ve cocuklar uzerindeki olumsuz etkileri saymakla bitmez. TV bir egitici, ogretici degil sadece acil durumlarda basvuralabilecek gecici bir bakici aslinda. Egitici programlarin ancak ana okulu cagindaki cocuklar icin faydali oldugunu da goz onunde bulundurursak bebek ve kucuk cocuklarin TV izlemesi onlarin yapmasi gereken en son aktivite. Aslinda aktivite bile degil, bosa gecen zaman dersek daha dogru olur sanirim. Cunku TV ile cocuk arasinda karsilikli iletisim yok ve iletisimin olmadigi bir ortamda da ogrenmek cocuklar icin sakincali. Cocuklarin izlediklerinden algiladiklari ile buyuklerin algiladiklari cok farkli. Oyle ki 0-6 yas arasi cocuklar izlediklerinin gercek mi yoksa hayal mi oldugunun ayrimini yapamiyorlar. 6-9 yas arasi cocuklar ise izledikleri kahramanlara benzemek isteyip, o kahramanlarin gercekte yasadigini bile dusunebiliyorlar. Yillar once kendini orumcek adam sanip 7. kattan atlayan cocugun izledigi filmden nasil etkilendigi cok acik.
Peki cocuklarimizi televizyon kapaliyken nasil oyalayabiliriz.
Bu her yas grubuna gore degisir. Eger bebek yastan itibaren cocugunuzu televizyonun karsisina oturtursaniz bu aliskanligi unutturmak, cocugu oyalamak guc  olabilir. Televizyon yerine muzik dinlemek, yasina uygun kitaplar okumak, yasitlarindan olusan diger cocuklarla oyun gruplarina katilmak vs. Cocuk bebeklikten itibaren televizyonsuz bir hayata adapte olursa onu oyalamaniz hicte zor olmayacaktir. Eger cocugunuzun yaninda saatlerce dizi izlerseniz ondan tam tersini beklemekse guc olacaktir. Burada en buyuk fedakarlik annelere dusuyor. Televizyonu bir bakici gibi kullanip cocugunuzu oyalamak yerine, cocugunuzla direk olarak ilgilenmek tum zamaninizi alacaktir.  Fakat karsiliginda cok daha sosyal, daha cok kitap okuyan, ogrenme ve analiz kabiliyeti cok daha gelismis, obeziteden uzak, saglikli cocuklar yetisecektir.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Bebek anne sutunden nasil kesilmelidir.



Benim icin anneligin en guzel yanlarindan biri bebegimi emzirebilmek. Eminim bebegini emzirme sansi olan butun anneler benimle ayni fikirdedir. Emzirmek anne ile bebek arasindaki duygusal bagin en cok hissedildigi an dersek abartmis sayilmayiz herhalde.  Bebegimi emzirirken gozlerimin icine oyle baktigi anlar oluyorki sanki bana onu doyurdugum icin tesekkur ediyor, yuzundeki huzur ve mutluluk gozlerinin icinde okunuyor. Boylesine muhtesem duygulari gun gelip bir daha ayni sekilde yasayamayacak olmak bebek icinde anne icinde hic kolay degil.
Bebegin anne sutunden kesilmesi icin dogru zaman, dogru sekil nasil olmalidir? Hem kendim ve bebegim icin, hemde sizler icin biraz arastirma yaptim....

1- Bebeginizin bardaktan sivi icebildigine emin olun.

2- Dogru zamani secin. Eger bebeginizin hayatinda baska onemli bir degisiklik varsa bebeginizi sutten kesmek icin baska bir zaman secin.
  • Bebeginizi sutten kestiginiz donemde bakiciya teslim edecekseniz, zamanlamasini ayni gunlere getirmeyin. Once bakiciya alistirip sonra sutten kesmeyi deneyin yada tam tersini.
  • Bebeginizin bakimini akrabalar (anneanne, babaanne, hala, teyze vs) ustlenecekse, bebeginize yabanci olmasalar dahi sizden ayrilmaya alismasi zaman alacaktir. Bu gibi durumlarda da zamanlamayi 2-3 hafta once yada sonraya erteleyin.
  • Bebeginiz hasta yada yeni dis cikartiyorsa ayni zamanlara denk getirmeyin.
3- Anne sutunu en sona saklayin (uyku vakti haric). Bebeginiz sabah yada ogle uykusundan kalktiginda, karni aciktiginda, bir bardak meyve suyu, sevdigi bir atistirmalik yada o vaktin ogununu ilk once  verin. Bebeginizin istahini verdiginiz yiyecek yada icecekle hafiflettikten sonra hala anne sutu istiyorsa emzirin. Bu yontem sut uretiminizi gitgide dusureceginden bebeginizi tam olarak sutten kestiginizde daha rahat ve agrisiz bir donem gecirmenizi saglayacaktir.

4- Uykuya hazirlanmadan once emzirin. Bebeginizi emzirirken uyutmamaya ozen gosterin. Bebeginizi once emzirin daha sonra uykudan once yaptiginiz banyo, pijamalarin giyilmesi, dislerin fircalanmasi, masal anlatilmasi gibi uyku hazirliklarini yapin.

5- Gun icinde birkac emzirmeyi gecistirin. Bebeginizi gun icinde mesgul tutacak aktiviteler bulun (alisverise gidin, parka gidin, yasitlariyla bir araya gelebilecgi arkadas ortamlarina sokun). Bu tur aktiviteler esnasinda bebeginizin ilgisini cekecek bir cok sey oldugundan sureci kolaylastirir. 

6- Gunde sadece 1 defa emzirin. Diger asamalardan sonra nihayetinde gunde sadece 1 defa emzirin. Bunu bebeginizin en favori  zamanina saklayin. Eger goguslerinizde siskinlik ve agri olursa sutunuzun cok az kismini sagabilirsiniz.

7- Emzirmeyi kesin. Iste en zor surec fakat yukardaki adimlar izlenebildigi taktirde bu surece annede bebekte hemen hemen hazir olacaktir. Bir kac gece sizin yerinize bebegi uyutacak birini gorevlendirin (esiniz yada buyukanneler).  Bebeginizin dikkatini dagitacak ortam saglayin (tatil, yeni oyuncaklar, ozel misafirler gibi).

Biraz uzun bir surec gibi gozuksede bebek ve anne icin saglikli bir sekilde sonuclanmasi acisindan tercih edilmesi fayda saglayacaktir. Ama ben bilimsel yollarla degil eskiden kalma yontemlerle bu isi basaracagim da diyebilirsiniz...
Her ne yolla olursa olsun hikayelerinizi yorumlarinizla paylasirsaniz sevinirim.


11 Temmuz 2012 Çarşamba

Normal dogum ama...

Dogum yapana kadar ne zaman yanimda dogum konusu acilsa  "Hayatta normal dogum yapmam, hicbir guc beni buna zorlayamaz" derdim, oyle buyuk laflar ederdim ki sonradan hepsi basima geldi diyebilirim. Tabii o zamanlar Amerika'da yasayacagimi ve tibbi bir zorunluluk olmadikca  normal dogum yapmak durumunda kalacagimi bilmiyordum. Hamile oldugumu ogrendigimde ilk aklima gelen sey "Bunu nasil basaracagim?" sorusu oldu. Cunku dogumdan o kadar cok korkuyordum ki hamilelik psikolojisinin de etkisiyle aklima surekli kotu senaryolar geliyordu. Hamile oldugumu ogrendigimde Turkiye'deydim ve yillardir cok guvendigim Jinekolog Dr. Secil Gunay Avci tarafindan tum tetkiklerim yapildi. Bebegimi ultrasonda gordum, sormak istedigim butun sorulari sordum ve hepsine tatmin edici cevaplar aldim. Hamileligimin 3. ayinda Amerika'ya dondugumde ise endise, korku, guvensizlik ve merak birbirine karismisti. Yeni doktoruma guvenmem aylar surdu. Bu surecte doktorum Secil hanim e-mail ve telefonla kendisine sordugum sorularda bana yardimci olmaya devam etti.  Korkuyordum cunku biliyordum ki hersey yolunda gittigi surece normal dogum yapmak zorundaydim.  Sezeryanla dogum yapmak istiyorum deme luksum yoktu. Hamileligim suresince Turkiye'deki anne adayi arkadaslarimi kiskaniyordum cunku onlar her doktora gittiklerinde bebeklerini ultrasonda gorebiliyorlar, boyu, kilosu hakkinda her turlu bilgiyi edinebiliyorlardi.  Hatta gerektiginde  doktorlarini gece gec saatlerde bile arayip sorularina yanit alabiliyorlardi. Benim durumum ise tam tersiydi diyebilirim. Bebegimi ancak 20. haftada yapilmasi gereken kontrolde ultrasonda gorebildim. Bir daha doguma kadar da boyle bir sansim olmadi. Doguma kadar tek yapilan her kontrolde karnimin boyutunun olculmesi, bebegimin kalp atislarinin dinlenmesi ve rutin tahliller oldu. Ustelik  gercekten acil degilse herhangi bir problem yada akliniza takilan bir soru oldugunda doktorunuza ulasmak hicte kolay degil. Onun yerine doktorun asistani yada hemsireler size yardimci olmaya calissalarda  ne yazik ki hic bir zaman tatmin olamiyorsunuz. Bu sartlar altinda doktoruma guvenmem aylar surdu diyebilirim. Gerci dogum yapana kadar aslinda doktorun dogum olayinin son 2 dakikasinda doguma mudahele ettigini, onun oncesinde herseyin uzman hemsireler tarafindan kontrol altinda tutuldugunu bilmiyordum. Doktorunuz ne kadar iyi olursa olsun bir nevi kaderiniz o hic tanimadiginiz hemsirenin ellerinde diyebilirim. Neyseki hicbir sey korktugum gibi olmadi ve normal yollarla bebegimi dunyaya getirdim.

Butun bunlari neden anlattim; 
Bugun haberlerde Istanbul Kadikoy'de  bir annenin normal dogum esnasinda ikiz bebeklerinden birini kaybettigini ogrendim. Dogumu kameraya ceken baba annenin defalarca sezeryan istemesine ragmen doktorun normal dogum icin israr ettigini iddia ediyor. Babanin iddiasina gore vakumun yanlis kullanilmasi sonucu bebegin kordonunun yirtilmasi ve malesef aci son. Tiyatrocu baba "bugun hayatimin en zor rolunu oynadim, kaybettigimiz bebegimizi o anda esime yasiyor demek zorunda kaldim" demesi  cok aciydi. Bu konuda gercekten kim hakli simdilik bilemiyorum fakat bir baska gercek var ki son yillarda Turkiye'de sezeryan dogum oranlarindaki artis. Son zamanlarda devletin bu konu uzerinde durmasi ve konunun gundemi cokca isgal etmesi doktorlari baski altinda birakiyor sanirim. Boyle olaylara hep hasta gozuyle bakariz, ben bu defa olaya doktorlarin gozuyle bakmaya calisacagim. Bilindigi uzere dogum saatler hatta bazi durumlarda gunler suren bir olaydir.  Dogum sancilarinin baslamasi, rahimin dogumu yapabilecek hale gelmesi, annenin normal dogum nefes tekniklerini kullanarak doguma yardimci olmasi hepsi zaman, sabir ve bilgi  gerektiren bir surec. Normal dogum surecinin uzun, zahmetli ve agrili olma ihtimali insanlari ister istemez sezeryana yoneltiyor. Istatistiklere bakarak ulkemizde sezeryanla dogum sayisi cok artti, artik sezeryan dogumlar mercek altina alinacak denmesi ile olay  bitmiyor. Devlet doktorlardan tibbi zorunluluk olmadikca her hastasina normal dogumu  yaptirmasini isterken bunun alt yapisini malesef unutuyor. Evet Amerika'da sezeryanla dogum az ama normal dogum icin doktorlar saatlerini, gunlerini hasta basinda gecirmiyorlar, cunku bu konuda uzmanlasmis yardimci personel doktorun yerine bu sureci takip ediyor. Ustelik de her hastaya bir hemsire tahsis edilerek. Anne adayi hamileler, hatta beraberlerinde babalar dogumdan aylar once normal dogum sureci, dogum aninda yapilmasi ve yapilmamasi gerekenler ve nefes teknikleri konusunda egitiliyorlar. Butun bu altyapilar olusturulmadan "bundan sonra butun sezeryan dogumlar mercek altina alinacak" denilirse dun bebegini kaybeden o aile gibi benzer bir cok vaka yasanilabilir gibi geliyor bana. Henuz  bebegin kaybedilmesinde doktor hatasi var mi yok mu bilmesek de bu sartlar altinda insanin aklina hatali olan doktor mu yoksa saglik sistemi mi sorusu geliyor. Umarim bu talihsiz olay konuya gereken onemin gosterilmesinde bir emsal teskil eder ve normal dogum icin gerekli her turlu altyapinin olusturulmasina yardimci olur.


7 Temmuz 2012 Cumartesi

Cocuk oto koltugu aksesuar degil, hayat kurtaricidir!

2 gun once annesinin kucagindan yola firlayan bebegin haberini okudugumda o annenin acisini hayal bile etmek istemedim... Turkiye'de cocuk oto koltugunun kullanimi kanunlastirildiginda aklima bir cok soru geldi. Malum sigara yasaginin ne durumda oldugunu herkes biliyor. Malesef millet olarak bu tur zorunluluklardan kacmaya calisirken hep turlu icatlar buluruz. Emniyet kemeri takmaktan bunalan bir millete cocuklari icin arac koltugu kullanimini zorunlu hale getirmek ne derece etkili olacak, acaba bunun icin ne tur numaralar bulunacak diye dusunurken, bir cok kisinin arac koltugu edindigi halde bunu yanlis kullandigini  gordum.

Ornegin, Turkiye'de ana kucagi olarak adlandirilan, kucuk bebekler icin kullanilan araba koltugunu arabaya monte etmeden gelisi guzel koyanlar, cocugu koltuga oturttuktan sonra kemerlerini dikatsizce, gevsek sekilde baglayanlar ve daha neler neler...  Aslinda koltugun arabaya monte edilmesi o kadar onemli bir konudur ki, Amerika'daki trafik polisleri arabanizi durdurup cocuk koltugunun arabaya dogru sekilde yerlestirilip yerlestirilmedigini kontrol edebilir ve herhangi bir yanlislik buldugunda size ceza yazabilir. Amerika'da yapilan arastirmalar cocuk koltugunun arabaya monte edilmesinin buyuk cogunlukla (%85) yanlis yapildigini gostermektedir.  Kullanim kitapcigini okuyarak cocuk koltugunu arabaya monte etmeye calismak akla ilk gelen yontem olsa da genellikle kafa karistirici da olabilir. Bu konuyla ilgili uretici firmalarin internete koydugu videolari izlemekde iyi bir fikir. Ama ben emin olmak istiyorum diyorsaniz (Amerika'daki anneler icin) Fire Departmant'dan yardim alabilirsiniz. Telefon edip randevu alirsaniz bir yetkili size cocuk koltugunuzun arabaniza guvenli bir sekilde nasil yerlestirilmesi gerektigini gosteriyor. Umarim bu tur yardimlar zamanla ulkemizde de yapilir.

Eger cocuk koltugunuzu arabaniza dogru ve guvenli bir sekilde monte etmezseniz yada cocugunuzu koltuga dogru sekilde oturtup, kemerlerini gerektigi sekilde baglamazsaniz herhangi bir kaza durumunda cocugunuz malesef buyuk bir tehlike altinda kalir. Amerika'da dogum yapmadan once bebeginiz icin arac koltugunu almak sarttir aksi halde dogum yaptiktan sonra bebeginizi hastaneden disari cikaramazsiniz. Zaten bebek esyalari alinirken de arac koltugu ilk alinanlardan biridir.
Koltuk kullanimi konusunda yardimci olabilecegini dusundugum bir kac teknik bilgiyi de sizlerle paylasmak istiyorum.  
Yeni dogmus bebekler 1 yasina  gelene kadar araba koltugu bebek oturdugunda aracin arka camini gorecek sekilde monte edilir (rear facing). Son yapilan arastirmalara gore Amerika'li pediatristler 1 yas sinirini 2 yas olarak degistirmek istiyorlar.  Yapilan arastirmalar bu pozisyonun koltugun one donuk (forward facing) kullanimindan cok daha guvenli oldugunu kanitlamistir.



Koltugu araciniza monte ettikten sonra saga sola salladiginizda kabul edilebilir oynama siniri en fazla 2 cm olmali. Eger koltuk saga sola dogru 2 cm'den fazla kayiyorsa cocugunuz arac koltugunda guvende degil demektir. Cocugunuzu koltuga oturttugunuzda koltugun kemerleri ile cocugunuzun govdesi arasinda ancak parmaginizin gecebilecegi kadar bir bosluk olmalidir. Daha bol takilan kemerlerde ani fren ve kaza durumlarinda cocugunuz daha fazla sarsilir ve incinebilir.

Arac koltugunu ve emniyet kemerini yasalar geregi degil, cocugunu ve kendini dusunen bireyler olarak kullanmaniz dilegiyle.





LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...