Sayfalar

cocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nisan 2013 Salı

Hayat Bir Cocuga Nasil Anlatilmali

HARİKA BİR YAZI, HERKES OKUMALI.. Genellikle blogumda kendi arastirmalarimi, okudugum kitaplardan ogrendiklerimi paylasirim. Fakat bu yazi oylesine dogru ve insani ogutler iceriyor ki paylasmadan edemedim.....

Hayat Bir Çocuğa Nasıl Anlatılmalı?

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen ...kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.

Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını.

Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp da kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.

Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı...

Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...

Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
'İstemiyorum', 'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi.

Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi...
El yazısı ile notlar yazmayı...
Lafı dolandırmamayı...
Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.
Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret...
Ama en çok da kendini sevmesini öğret...
Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini...
Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

- Aylin Kotil

7 Eylül 2012 Cuma

TRT'de Arkadasim BIDI sacmaligi

TRT gibi Turkiye'nin ilk televizyon yayinini yapan, en eski kanalinda nasil boyle bir program yayinlanir bilmiyorum. Programa ilk rastladigim zamanlarda bu kadar ustunde durmamistim fakat farkli bir gozle programi izledigimde cocuklar uzerinde olumlu etkileri olamayacagi gibi olumsuz yonde etkileyebilecegini dusunmeye basladim. Elbette ki her program egitici, ogretici olmak zorunda degil. Sadece eglenceye yonelik programlarda yapilabilir. Fakat eglendirirken cocuklar uzerindeki etkileri hic mi dusunulmez, yoksa ben mi abartiyorum, bu konuda  herkesin gorusu farkli olabilir.
BIDI  denen kukla tamamen kendine ozgu, dunya uzerinde var olmayan bir lisan konusuyor. Program tamamen okul oncesi cocuklara yonelik canli olarak yayinlaniyor ve  cocuklar programa telefonla baglaniyor. BIDI'nin yaninda donusumlu olarak yayina katilan bir kac bayan arkadasta BIDI ile cocuklar arasinda iletisimi surduruyor. BIDI'nin konusmalari tamamen anlasilmaz oldugundan bazen programa baglanan cocuklar bocaliyorlar. Benim gorusume gore BIDI anlasilabilir bir sekilde konussa program egitici ve ogretici olabilecek. Ancak bu sekilde konusturuldugu surece cocuklar birakin birseyler ogrenmeyi BIDI gibi olmaya calismayacaklar mi sizce ? En kotusu ise henuz konusmayi yeni yeni ogrenen cocuklar BIDI'dan duyduklari bu yepyeni ve gereksiz lisan karsisinda sizce sasirip bocalamayacaklar mi? Boyle konusan bir kuklanin her gecen gun bozulmakta olan Turkce'mize nasil bir katkisi olacak cok merak ediyorum. Bir kez daha oglumun mumkun oldugunca az TV izlemesine izin verdigim icin seviniyorum.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Hosgeldin 2 yas sureci

Oglum 18 aylik olmak uzere ve bir kac haftadir cogalan aglama krizleri artarak rutin davranislar haline geldi. Artik gun icinde o kadar cok agliyor ki ruh halimiz surekli degisir oldu. Oyle ki gozunde yaslar dokulerek avazi ciktigi kadar aglarken eline ilgisini cekicek bir sey verdigim anda 1 saniye once aglayan cocuk o degilmis gibi gulucukler atmaya basliyor. Tabii her zaman yeni seylerle ilgisini cekmek o kadar kolay olmuyor. Bazen isteklerinde oyle israrci oluyor ki gerceklesmediginde yada engellendiginde saclarini cekip, kendi kendine vurmaya bile basladi.:( Bu yasta bu asabiyet nereden cikti diye dusunmuyorum, hepsi gelisiminin normal bir parcasi. Bilimsel gercekleri goz ardi edip yok efendim "2 yas sendromu da neymis, eskiden sendrom mu vardi, bizim annelerimiz bizi nasil buyuttu, popoya bir saplak sendrom falan kalmaz" gibi laflar edenleri de hic anlamiyorum. Evet eskiden 2 yas sendromu diye bir durum bilinmiyordu. Annelerimiz ve anneannelerimiz de muhtemelen aglayan cocuklarini once ufaktan popoya saplak, sonra buyudukce havada ucan terliklerle terbiye ederdi. Abartanlar yok muydu, kesin vardi. Dayagi cennetten cikma diye savunan, dayakla ve odaya kapatilmayla buyutulen zamanin cocuklari gunumuzun buyuklerini olusturuyorlar. Cogunlugu dayakla yada sevgisiz ortamda buyutulen bir  toplumda da aile ici siddetin neden bu kadar arttigini fazla dusunmemek lazim...Henuz bebek denilecek yastayken kucuk saplaklara alisan, biraz daha buyudugunde terlikle kovalanan, her agzini actiginda azarlanan cocuklarin gunumuzde sevgi dolu bireyler olmasini beklemek ne kadar dogru. Elbette eskiden bu sekilde buyutulen her cocuk simdi esine yada cocuklarina dayak atmiyor. Kimi aldigi egitim ve gelistirdigi kisiligiyle, gecmisten aldigi derslerle olumlu, sevecen, anlayisli aile reisi olmayi tercih ediyor, kimisi gecmisin izlerini hala ustunde tasiyip toplum icinde ezilen, icine kapanik bireyler olarak kaliyor, kimi de dayak atmasada ya calistigi ortamlarda yada evde etrafindakilere duygusal siddet uyguluyor. Iste butun bunlarda cocuklarin buyumesinde cok onemli bir surec olan 12 ve 36 ay arasi donemin buyuk etkisi var. Aslinda bu sureci "SENDROM" olarak tanimlamak bana gore yanlis. Cunku sendromun kelime anlami ozel bir bozuklugu gozteren, teshisi kolaylastiran bulgu ve belirtilerdir. Cocuklarin bu yaslarda yasadigi ve tamamen gelisiminin normal bir parcasi olan bu doneme sendrom demek yanlis olur. Nitekim Amerika'da bu surecteki cocuklar "TERRIBLE TWOS" olarak adlandiriliyor.

Bu surecle nasil basa cikabiliriz. Iste burada butun yapmamiz gereken sey sabirli olmak. Onlarin henuz cok kucuk ve herseyden habersiz oldugunu surekli akilda tutmaliyiz. Evet cok zor, su anda bu sureci birebir yasayan bir anne olarak ne kadar zor oldugunu anlamak icin ancak yasamak gerek diyorum! Kolay degil dunyayi kesfediyorlar. Evde, sokakta, alisveriste, parkta, restaurantta her yerde bir yerlere kosturup bir seylere dokunmak istiyorlar. Kendileri icin neyin tehlikeli, neyin zararli oldugunu bilmiyorlar. Daha dogrusu tehlike nedir onu bile bilmiyorlar. Ellerine aldiklari en olmadik seyler onlar icin cok kiymetli, hepte en olmadik seyler! Koltuklarin ustune cikip kosmak, sandalyenin ustunde ziplamak, masanin ortusunu ustundekilerle beraber asagi cekmek, dolaplarin icini karistirmak, televizyonun kumandasini kurcalamak onlar icin cok eglenceli. Peki butun bunlari yapmalarini engellerken nasil bir tutum sergilemeleyiz.
Hayir kelimesini azaltin. Her yaptiklarini hayir diyerek engellemeye kalkmayin. Surekli "hayir" dememek icin en cok bulundugumuz ortami yani evi guvenli hale getirin. Kendisine zarar vermedigi surece bazi seyleri yapmasina izin verin.
Kendine ait bir karistirma dolabi olsun. Siz mutfakta yemek yaparkan o da her actiginiz dolabin icine mi girmeye calisiyor? Ona ait bir dolap yapin, icine kullanmadiginiz zararsiz esyalar ve bir kac oyuncak koyun. Boylece hem kendinize vakit kazandiracak hemde cocugunuza istedigi ozgurlugu vermis olacaksiniz.
Dikkatini dagitin. Yapmamasi gereken birsey mi yapiyor? Mesela sandalyenin ustune cikti oradan da baska bir yere tirmanmaya calisiyor. Her engellediginizde aglayacagi kesin, bu yuzden engellemenizi onun dikkatini baska bir yere cekerek yapin. Boylece ilgisini cektiginiz seyle mesgul olacak ve bir sureligine yaptigi seyden vazgececektir.
Inatlasmayin, cekismeyin, ne olursa olsun sabirli olun. Yapma dediginiz halde israrla devam ediyorsa asabi davranip olmadik inatlasmalara girmeyin. Sakin ve sabirli davranin, onu kucaklayip operek sakinlestirin. Sesinizin tonuyla davranisiniz ortussun. Bir yandan sarilirken diger yandan da asabi bir sesle konusmayin.
Anne, baba olarak ayni tutumu sergileyin. Birinizin engelledigi davranisa digeriniz izin vermesin. Babasi kaslarini cattiginda siz gulumsemeyin.
Engellediginiz davranislara agladi diye izin vermeyin. Aglayarak elde ettigi seylerde sizin sinirlarinizi olcuyor, aglamayi size karsi koz olarak kullanmayi ogreniyor unutmayin. Asla aglamadan once izin vermediginiz bir durumu agladiktan sonra onaylamayin. Aglamaya basladiginda yanindan biraz uzaklasin, goreceksiniz en fazla 30 saniye sonra aglamasi kesilecek. Eger aglamasi kesilmiyorsa o anda oyun oynamayi yada sevdigi seyleri yapmayi deneyerek sakinlestirmeye calisin.
Sesinizin tonunu asla yukseltmeyin. Yapmanizi istemediginiz bir sey yaptiginda asla ona bagirmayin. Sizin ona bagirmaniz onu psikolojik olarak incitip, hayal kirikligina sebep olacaktir.
Size birseyler anlatmak istediginde onu dinleyin. Konusmaya baslayipta size birseyler anlatmaya calisitiginda onu dinleyin. Onu ertelemeyin yada susturmaya calismayin. Elinizden tutup sizi istedigi seylere yonelttiginde onu takip edin. Daima ona karsilik verin, onu onemsediginizi hissettirin.

Bu uzun surecte anne ve babalar hatta akrabalar ortak bir tutum sergilemeli ve sabirli olmaliyiz. Onlar biz nasil yetistirirsek oyle buyuyecekler. Yoksa hic bitmeyen bir 2 yas sureci ile karsi karsiya kalabiliriz. Hic kimse 17-18 yasinda her istedigini yaptirmak icin ailesine karsi gelen, etrafindakilere zarar veren yada icine kapanik, sosyal iliskileri zayif cocuklar yetistirmek istemez. Oyleyse bu sureci en saglikli sekilde  atlatmak icin elimizden geleni yapmali bir zamanlar kendimizin de cocuk oldugunu unutmamaliyiz.

14 Ağustos 2012 Salı

Cocugunuzun sizi sevdigini gosteren 7 isaret.

Her cocuk annesini sever, ancak biz anneler bu sevgiyi hep hissetmek ve duymak isteriz. Onlar kucucuk bebekken bile minicik bir gulumsemeleri bizlere dunyalari vermez mi ? O kucucuk bebek halleriyle bizi sevmeye baslamislardir ve bunu hissetmek dunyanin en guzel duygusudur. Peki bizi sevdiklerini nasil anlariz ? Iste bir kac ipucu :)

Yeni dogan bebekler annelerinin gozlerinin icine uzun uzun bakarlar.
Henuz dunya hakkinda en ufak bir fikirleri olmadigi halde, annelerinin kendileri icin onemli oldugunu bilirler ve yuzlerini akilda tutmak icin uzun uzun bakarlar.

Bebeginiz daima sizi dusunur, yakininda olmasaniz dahi.
8-12 ay arasi bebekler eger bulundugunuz odayi terk ederseniz yuzlerini burustururlar ve etrafa bakinirlar, tekrar odaya dondugunuzde ise yeniden gulumserler.

Zaman zaman ofke nobetleri geciriyorsa.
Bazen o kadar hircinlasir ki bu yasta bu sinir normal mi diye dusunuruz. Hepsi gelisiminin birer parcasidir ve bu cilgin nobetler asla bizi sevmedigi anlamina gelmez. Anlik ofkelenmeleri gectiginde yine size olan ilgisi devam edecektir. Bu ofkelenmelerin aslinda size olan sevgisinden dolayi oldugunu asla unutmayin.

Dustugunde yada uzuldugunde size dogru kosuyor, ona sarilmanizi yada kucaginiza gelmeyi istiyorsa.
1-2 yas grubu cocuklar henuz sevgi kelimesinin anlamini tam olarak bilmezler. Fakat hareketleri aslinda sizi ne kadar sevdiklerinin cok iyi gostergesidir. Canlari yandiginda yada uzulduklerinde kendilerini guvende hissettikleri tek yer annelerinin kucagidir.

Okul oncesi cocugunuz eger size hediye vermeye calisiyorsa.
Bahceden kopardigi bir cicek, boyadigi bir resim, renkli bir tas, kagida cizilmis bir kalp yada akillarina gelebilecek kucucuk bir obje hepsi aslinda size olan sevgilerini gosterme cabasidir. Sizin onlar icin ne kadar onemli ve ozel oldugunuzu hissettirmeye calisirlar.

Okul oncesi cocugunuz size yardim etmeye ve kendini gostermeye calisir.
Evde size yardim etmek icin firsat kollar, kendini size begendirmeye ve ilginizi cekmeye calisir. Sizin ovgunuz  onun icin cok onemlidir.

Okul cagina geldiginde sizinle sirlarini yada yaramazliklarini paylasiyorsa.
Okulda hoslandigi bir kiz arkadasindan bahsediyorsa yada kimseye soylemeyecegi bir yaramazligini size anlatiyorsa size cok guveniyor ve seviyor demektir. Baskalarinin yaninda ona sarilip opmenizden artik hoslanmasa dahi.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...